Ali Kınık Kimdir?
Ali Kınık, 1974 yılında Malatya’nın ilçesi Akçadağ’da doğmuştur. Lise tahsilini Malatya’da tamamladıktan sonra Elazığ’da bulunan Fırat Üniversitesinde, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. Yazıları ve şiirleri, birçok gazete ve dergilerde yayımlanan Ali Kınık’ın ayrıca, şarkıları ve şiirleri birçok sanatçı tarafından albümlerde seslendirilmiştir.
Ali Kınık gerek kendi kişiliğini, gerekse albümlerinin içeriğini şu sözleri ile ifade ediyor: “Zulme, haksızlığa, Türk düşmanlığına, din düşmanlığına, ahlaksızlığa karşı bir başkaldırıdır bu. Arkamda uyuşturucu baronlarının kirli ve güçlü parası yok. Etkili ve yetkili yerlerde amcam, dayım yok. Medya desteğim yok. İmanım var, cesaretim var ve kralına eğilmeyecek bir başım var. Yaptığın şeyin adını koy denirse; derim ki: Bir tek sazımla dünyaya meydan okuyorum.”
1996 yılında, Kültür Müzik firmasından çıkardığı “Beni Öldü Say” adlı albümle müzik piyasasında yer alan Ali Kınık, 2003 yılında Şölen Kaset’ten “Bu Şarkı” adlı albümü ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Ali Kınık, 2005 yılında “Bir Millet Uyanıyor”, 2006 yılında “Duvar Yazısı” ve 2008 yılında da “İsyan Şarkıları” albümlerini çıkarmıştır. 2010 yılında piyasaya çıkan altıncı albümü “Ali Ayşe'yi Seviyor” olmuştur. 2012 yılında yedinci albümü “Düş'e Kalk’a” ve 2015 yılında sekizinci albümü “Kalbi Kırık Şarkılar”ı çıkarmıştır.
Ali Kınık, evlidir ve bir çocuk babasıdır.
Ali Kınık’ın seslendirmiş olduğu “Gecenin Kemanı” şarkısının ilişimi ve sözleri;
Şarkının ilişimi: https://youtu.be/_fY5nvhtW4Q
Ali Kınık -
Gecenin Kemanı
Bu gece senin için
Doyasıya
ağladım
Bu gece senin için
Çocuk gibi ağladım
Ezikliğine senin
Senin mutsuzluğuna
Çaresizlik,
yalnızlık ve umutsuzluğuna
Dalından
koparılmış
Ezilmiş bir
çiçeksin
Ömrünü
zehir gibi
Yalnızlığı
içeceksin
Gel de yüreğimizde
demleyelim sevdayı
Gecenin
güneşiyle yakalım sigarayı
Söz verdim kendime unutmak için. Bambaşka bir hayat kurdum, olmadı. O
sessiz vedanın, o garip göçün sebebini hayra yordum olmadı. Dedim olsun bu da dünya
hal’ıdır. Tanrı ayrılıkla sınar kulları. Ellerinle diktiğin o gülleri, kendi ellerimle
kırdım olmadı. Niye ömrüm geri dönmez eskiye? Niye bu delilik bu boşluk niye?
Meydan uslandırır yiğidi diye beladan belaya girdim, olmadı. Sanki ensemde bir
zehirli bıçak... Bir maziden böyle kaçılır ancak. Ne varsa hediyen; tespih,
oyuncak... Çöpe attım yaktım kırdım olmadı, olmadı. Akşam on birde yatmayı
denedim. Sazımı kırıp atmayı denedim. Köprüde balık tutmayı denedim. Başıma ne
işler sardım olmadı. Ayşe’deki resmine hiç bakmadım. O kokulu mumlardan da
yakmadım. Gözlerini düşlerime sokmadım. Her şeyinden, her şeyinden uzak durdum
olmadı. Bir boşlukta günümü gün eyledim. Seni bir maziye sürgün eyledim. Üç
sene tam üç sene kendime yalan söyledim. İşi gamsızlığa vurdum olmadı. Gördüm;
insan ölür, susuz ekmeksiz. Ama gördüm insan yaşar yüreksiz. Dedim her şey yalan,
her şey gereksiz. Namluya bir kurşun sürdüm olmadı. Namluya bir kurşun sürdüm
olmadı.
Ne çok
isterim bilsen
Bu şarkımı
duymanı
Suskun
çığlıklarla ve
İnleyen şu
kemanı
Temmuz
mudur şubat mı
Takvimsiz zamanlarda
Penceresiz, ışıksız
Karanlık zindanlarda
Dalından koparılmış
Dört duvar
arasında
Uçmayı
unutmuşsun
Geceleri
koynunda
Yalnızlık
uyutmuşsun
Gel de yüreğimizde
Demleyelim sevdayı
Gecenin güneşiyle
Yakalım sigarayı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder